Saçma şeyleri metafor sanmakla, o "şey"lerin sahiden, sadece gördüklerimden ibaret olduğunu anlamak arasında geçip gidiyor zaman; buna bağlı olarak da gelip gidiyor duygular.Kimi zaman nefretle yanıp sönen gözler, kimi zaman sevinçle burulan dudaklar.
Bu dudaklar kaç sevilmeyen adamı öptüyse o kadar...
Neyse işte.
Hayat bazen, başı dumanlı dağ hakkaten.
Eteği ışıklı, ortası ışıklı, zirvesi karanlık, zirvenin üstünde de var bi' ışıklar şakalar komikler de bakalım görebilecek misin sen onu dağın üzerinde ilerlerken?
...
Bana "seni hırslandırmak kolay" gibi bi' cümle kuruldu.İki kötü söz söyleyip, kıyaslama yapınca çok hırslanıyomuşum güya.Bunu duymak yıktı halbuki beni.Sevmem zira hırsı.Hırsı hırs diye adlandırmayı... Hırs hırss bişey işte.Hırrrrr'lıyor, ssss diye tısslıyor.Hem yırtıcı hem sinsi yani.Mücadele ruhu, kıskançlık densin ama hırs denmesin.Başkasının benden iyi olmasını kıskanıp daha iyi olmaya çalışmam sinsice, çirkince bir kelimeyle adlandırılmasın.Yok...
O değil de,
Aşık olmak tabirini de sevmiyorum aslında.Çok geçici, uçucu sanki.Ama bazı durumlar var ki "seviyorum onu" demek yerine "aşığım ona" demek doyuruyor anca seni, bazen o bile doyurmuyor.Aşkla sevginin birleştiği çok çok ütopik bir nokta bu.Bir çok kez değil ama birden fazla geliyor başa.Sanki ikinciye oluyor; "Ölüyorum hep ama ilk defa oluyor." Bazen ilkini hatırlatan noktaları olmuyor değil ama başka olduğunu da hissettiriyor her defasında, her görüşte.
Bir insan ömründe kaç defa bir bakışa takılı kalır ki?
Ve bir insan kaç defa uzunca bakmaya korkar başka bir insanın gözüne?
Koşup sarılmak geliyorsa içimden, göğsüne yatıp biraz çok az dinlenmek istiyorsam, ellerini tutmak istiyorsam sadece bunu düşünüyorsam, her eli yakınımda olduğunda "lütfen elimi tutsun, yalvarırım" diye içimden bin beş yüz elli sekiz defa geçiriyorsam Devics benim için söylesin.
ps. çok pis ergenim ha, valla bak!
baya iyi
YanıtlaSil