Her insana oluyor mu bilemiyorum ama bazen içine hapsedildiğim bu beden hiç bir iş yapmak istemiyor.Uyumak bile... Öylece oturup kalmak istiyor saatlerce, sadece oturmak, daha doğrusu durmak.Fondaki şarkıyı bile değiştirmek istemiyor.
Kimseyle ilgilenmek, kimseyi düşünmek, kimseye cevap vermek, kimseye soru sormak, kimseyi özlemek, kimseyi aramak, kimseyi tatmin etmek, kimseyi onurlandırmak, kimseyi üzmek, kimseyi sevindirmek, kimseye kızmak, kimseye sevinmek, kimseyi bilmek istemiyor.
İnsan, yapacak somut bir şey bulamıyor, her şey muallakta.Ucundan tutulacak ipler hep hayali.Bu durgunluk içinde insanın düşündüğü tek şey, bi'şeyleri,birilerini kaybetmemek, geri kazanmak, güzel günler görmek.Güzel günlerin -beklediğimiz şey ve kişilerle- gelmeyeceğini bile bile insan gereksiz bir umuda kapılıp, tatlı bir rehavet içine giriyor.Bu rehavetle birlikte kısa uykularla tamamlanacak bir gün daha başlıyor.Kimi zaman kısa uykularda öyle tatlı düşler görüyor ki insan, uyandığında ağlamak istiyor.Kızmaya başlıyor bazen de çevresindekilere, 'ben farkediyorum zamanın çok kısa olduğunu,ben biliyorum bu yaşamın çok kısa olduğunu, o/onlar nasıl göremiyor, niye bu inat?' diye...
Yetmiyor insana çevresindeki kalabalık, ailesi, arkadaşları.Hani kötü bir ruh halindeyken diyorlar ya, 'aşk olsun,biz varız ya,ne kadar seviliyorsun bak!'
İçimden bunu diyene bağırmak, 'yetmiyorsun' işte demek geliyor.Aşk olsun diyor ya karşındaki, harbiden aşk olsun istiyorsun.Doya doya sarılmak istiyorsun, bıkıp usanmadan dokunmak, nefessiz kalana kadar öpmek, aşkla gülümsemek... En zor tarafı da bu koca boşlukta bir tek, tüm bu eylemleri yapmak istediğin kişinin belirli olması.
Sanki sırt sırta verip ayrılmışsınız,o gidiyor siz de kendi yolunuza bakıyorsunuz ama ayaklarınız gitmiyor, gözünüz hep arkada, o'nun yürüyen bedeninde.Hem uzaklaşıyor, hem de yürüdükçe sırtında beliren minik ter damlalarını görebileceğiniz kadar canlı ve yakın.İnsan kendine soruyor 'acaba bu çöl beni çok susattığı için mi görüyorum o ter damlalarını?' , 'yoksa bana gerçekten o kadar yakın mı?'
Her geçen gün canım, ruhuma batıyor** ve ellerim, kollarım uyuşuyor.Geç kalmak istemiyorum, kimse kimseye geç kalmasın istiyorum.Yitirmeden*** sevmek, sevilmek istiyorum.Yitirmeden anlamak istiyorum, yitirmeden anlasın herkes diyorum.Tamamen yitirmeden...
*salvador dali'nin en ünlü tablosu,belleğin azmi
**küçük iskenderden bir dize.
***pinhani'nin tanju duru'ya ithaf edilmiş parçası.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder